-
1 aller
Iv i1 se déplacer gitmek2 partir pour gitmek3 mener götürmek◊Ce chemin va au village. — Bu yol köye götürür.
4 İyi veya kötü olmak◊Ça va. — İyiyim.
◊Il va mieux. — Kendisi daha iyi.
5 convenir uymak◊Cette couleur ne lui va pas. — Bu renk ona uymuyor.
IIv auxgelecek zamanla ilgili◊Il va arriver d'une minute à l'autre. — Nerdeyse gelir.
◊Il va pleuvoir. — Yağmur yağacak.
n m1 trajet gidiş [ɟi'diʃ]◊J'ai voyagé debout à l'aller. — Gidişte ayakta yolculuk ettim.
2 billet gidiş bileti♦ un aller (et) retour gidiş dönüş bileti -
2 boulot
-
3 travail
n m (pl travaux)1 production çalışma, iş, emek [e'mec]2 tâche iş [iʃ]3 manière de travailler iş [iʃ]◊C'est du bon travail. — Bu iş iyi yapılmış.
4 emploi mesleki çalışma5 écon iş alanları6 les travaux çalışmalar, onarım7 doğum sancıları◊Le travail a commencé. — Doğum sancıları başladı.
См. также в других словарях:
vız gelip tırıs gitmek — tkz. (birine bir şey) önemsememek, aldırış etmemek Bu ölümle Ahmet, dünya yüzünde sahibi olunacak şeyin yalnız bir kadın olabileceğini, ötesinin ise yalan, haksız olduğunu ve kendisine kadından gayrı bir şeye sahip olmanın vız gelip tırıs… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boşa gitmek — harcanan emek, para hiçbir işe yaramamak, olumlu bir sonuca ulaşamamak Bir fikrin gerçekleştirilmesine yaramayan zaferler boşa gider. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
takdir etmek (veya eylemek) — 1) beğenmek Ama içinden yine onu takdir etmekten de geri kalmazmış. A. Ş. Hisar 2) önemini, gerekliliğini, değerini anlamak Yarın pazar karıcığım / İşe gitmek var, takdir edersin. C. S. Tarancı 3) değer biçmek, değerlendirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Türkische Sprache — Türkisch (Türkçe) Gesprochen in Türkei, Zypern, Bulgarien, Griechenland, Mazedonien, Rumänien, Kosovo, außerdem unter türkischen Migranten in Westeuropa, Nordamerika und Australien Sprecher Geschätzte 6 … Deutsch Wikipedia
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
koşmak — 1. nsz, ar 1) Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek Biriyle kavga ederken kızışacak olursa hızlı koşmak için pabuçlarını eline alan sokak çocukları gibi... R. N. Güntekin 2) Bir yere ivedilikle gitmek Pencerede dolaşan gölgelerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ADEM-İ HÂRİCÎ — İlm i İlâhide mevcud olup, maddi vücudu olmayan.(Adem i mutlak zaten yoktur; çünkü bir ilm i muhit var. Hem daire i ilm i İlâhînin harici yok ki, bir şey ona atılsın. Dâire i ilim içinde bulunan adem ise, adem i hâricidir ve vücud u ilmiye perde… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
asılmak — nsz, e 1) Asma işi yapılmak veya asma işine konu olmak Yan yana asılmış aynı boyda tablolar gördük. B. R. Eyuboğlu 2) Bir yere tutunup sarkmak 3) Tutup çekmek Çocuk annesinin eteğine asıldı. 4) Hızla eline almak Hemen küreklere asıldı. 5) Boynuna … Çağatay Osmanlı Sözlük